(Nefeslenmek: Nefes almak, kendine gelmek, dinlenmek.
“Sıcak, ziyâde sıcak bir geceydi; baktım ki: / Oturmak evde ölümden beter dedim: Belki, / Çıkar dışarda gezersem biraz nefeslenirim; / Epey de yorgunum amma gelince dinlenirim. / Bizim müsâmere meydanı yayla tümseğidir; / Uzak çekerse de poyraz tutar, yazın iyidir.” (Mehmet Akif Ersoy; Safahat; sf. 76; Kapı Yayınları; İstanbul)
Mekan: Var olan halinde bulunanların dahil olduğu büyüklük sahası.
İhtiyaç: Hayat halinde iken eksikliğinin giderilmesinin gereklilik oluşturduğu ve rahat devamlılığın sağlanması için gerekli şartların yerine getirilmesi gereken soyut ve somut maddi şeylerdir.)
Nefeslenmek ihtiyacı duyduğumuzda ya bulunduğumuz atmosferi havalandırır ya da bulunduğumuz mekanın haricine yöneliriz. Bu gerçek anlamı ile bir ihtiyaçtır. Birinci halde temas durumunda olmadığımız bir “hava” bize doğru meyleder; ikinci halde ise temas durumunda olmadığımız bir “hava”ya doğru biz meylederiz. Herhalde de “rahatlama” kelimesi ile ifade edebileceğimiz bir histen bahsedilir genellikle.
Hararet mi? O da insanın üstüne üstüne bir şeylerin gelmesi, sıkması, daraltması ve boğmasıdır. İnsan onda da ferahlamayı arzu eder.
İnsan, günlerin içerisinde en çok kendisini unutur, yok sayar.
(Stres: İnsani faaliyetlerde kesinti, yarım kalmışlık ve iptal olma hali oluşturan ruhi, fiziki vs. Gerginlik hali ve bunalım.)
Stresliyken terleriz ve tenimizin ateşlendiğini/yandığını hissederiz. Bu da insanın kendini unuttuğu anlar için bir örnektir.
(An: Bölünemeyecek kadar kısa zaman parçası, insana kısa, dar ve sıkışık gelen zaman bölümü.
Tavır: Durum, hal, vaziyet, davranış, takınılan ve kuşanılan hal, davranış, belirli şeylere karşı sergilenen duygu, düşünce ve davranış biçimleri.
Tutum: Bir mesele karşısında takınılan tavır, tutulan yol, muhatap olma durumu ve muamele biçimi.)
Kendimizi yok saydığımız anların çoğu hayatımızın büyük etkilenmelere sebep olduğu anlardır. Genellikle yok saydığımız için de benliğimizi yansıtan anların çoğundan yani haliyle de benliğimize daha iyi bir habersizlik içerisindeyizdir.
O anlar; daha sonraki anlardaki keyif, pişmanlık, tembellik, tevbe, istikrar gibi hayata ve insanlara dair “tavır” ve “tutum”larımızın doğum noktalarıdır...